22 Nisan 2014 Salı

IN TIME ( ZAMANA KARŞI )





          
         2011 yılında Türkiye’de vizyona girmiş bir Amerikan yapımıdır. Yönetmeni Andrew Niccol ‘ dür. Başrollerini çoğumuzun yakından tanıdığı Justin Timberlake ve sinemada bir çok filmde yer alan ayrıca modellik de yapmış Amanda  Seyfried ‘dir.

            Bu filmi şimdiye kadar hiç duymamıştım( nasıl duymadığımı anlamadım ). Bir arkadaşım geçen akşam bize geldi,  film izlemeye karar verdik ve bu filmi söyledi. Kendisi  10 defa izlemiş biri olaraktan benim bilmediğimi görünce hayretlere düştü. Madem bu kadar övüyorsun hadi izleyelim dedim.


            Ve filmi izleyeme başladık. Beni en başında konusuyla şaşırtan bir film oldu. Gerçek dünyadan alışkın olduğumuz para ve paranın verdiği güç yoktu. Sadece zaman vardı. Zamanla yaşıyorlardı. İşte çalıştıktan sonra maaşlarını zaman olarak alıyorlar. Otobüse bindiklerinde zamanlarıyla ödüyorlar. Hatta bankadan para kredisi yerine zaman alıyorlardı. Hem de faizli
 . Ülkenin bir tarafı günlük çalışmayla hayatlarını sürdürüyorlardı. Çünkü günlük çalıştığı kadar zaman veriliyordu. Çalışmama gibi bir lüksleri  yoktu çünkü zamanlarının sıfırlanması demek ölmeleri anlamına gelmekteydi. Ülkenin diğer bir tarafı ise zengindi. Zenginlikleri zamanlarının hiç bitmeyecek kadar olmasıydı. Kumarları bile zamanla oynuyorlardı. Başrol oyuncumuzun Justin’in filmde kı adı Will Salas. Filmin en etkilendiğim sahnelerinden biri ise Will’in annesinin koşarken(Will’den saat alıp yaşamak için koşuyordu) saniyelerle yarışması ve saniyesinin yetmediği için Will’in kollarında ölmesiydi. Bu sahneyi izledikten sonra hayatımda ne kadar çok zamanımın olduğunu ancak bu zamanımı ne kadar boş kullandığımı fark ettim. Eminim sizde izledikten sonra böyle düşüneceksinizdir. Amanda’nın filmde ki adı Sylvia Weis’tir. Zaman demek güç demekti ya. Sylvia’nın babası çok güçlüdür zengindir çünkü hiç bitmeyecek bir zamana sahiptir. Ancak Slyvia için öz kızı için zamanından bir saniye bile vazgeçmez. Sylvia ‘da babasına çok sinirlenir ve babasının bankasını 6 defa soyar. Soyduğu zamanları da sadece günlük çalışarak yaşamaya çalışan kesime verir. Artık ağır koşullarda çalışmaya mahkum değillerdir. Will zamanın o kadar kıymetli olduğu yaşamda yine de zor bir durumda olan birisine , hem de kendisinin öldürmeye çalışan birisine, ölmemesi için zamanından verir. Burada bence yönetmen hangi koşulda olursa olsun insanlığın ölmediğini göstermiştir.

      
          Film ile ilgili benden bu kadar. İzlemeyenler için şiddetle tavsiye ediyorum. İzleyenler için ise görüşlerini bekliyorum.