4 Haziran 2014 Çarşamba

TARİHİN İÇİNDEN ŞEHZADE MUSTAFA

Merhabalar   L Sokağı okuyucuları. Bu günkü yazımızda tarihin en çok sevilen ve sevildiği kadar da haksızlığa uğrayan bir isminden bahsetmek istiyorum. Tarihin ona olan sevgisi ve saygısı beni hep imrendirmiştir. Koca Osmanlı tarihin de çok padişah, şehzade ve hanım sultan geçmiştir. Ama hiç kimse onun kadar anılmadı. Bahsettiğim isim tabi ki Şehzade Mustafa’dan başkası değildir. Babasına ihanet suçu ile suçlanmış, koca Osmanlı ahalisi ve sarayın sevgisine mazhar olmuş ama kendi babasına sadakatini bir türlü inandıramamıştır. Ya da bir şehzadenin bu kadar çok sevilmesi koca cihan Sultanı’nın bir türlü hoşuna gitmemiştir kim bilir?  Doğumundan vefatına kadar geçen sürede neler olmuş bir bakalım.
Şehzâde Mustafa, 1515’te Mahidevran Sultandan Manisa da doğmuştur.1520’de babasının tahta çıkması üzerine İstanbul’a geldi. 1533’te Manisa Sancakbeyliği’ne tayin edildi. Kanunî, Hürrem Sultan’ın da tesiriyle Şehzade Mustafa’yı, hem saltanat merkezine yakın olması sebebiyle hem de Manisa’nın Padişahlığın ilk basamağı olarak görülmesiyle Mustafa’nın Manisa Sancakbeyliği’nden alarak yerine Şehzade Mehmed’i tayin ettirdi. Şehzade Mustafa’yı da Amasya’ya gönderdi. Ancak Şehzade Mehmed’in 1 yıl sonra 1543’teki beklenmedik ölümü Şehzâde Mustafa’yı tekrar şanslı duruma getirdi. Şehzade Mustafa hayatta iken onun haricinde sarayda üç şehzade daha vardır. Şehzade Selim, Bayezıd ve Cihangir. Hürrem Sultan’ın ve Rüstem Paşa’nın meyli Şehzade Bayezid’e; Askerler, âlimler, halk ve Sadrazam İbrahim Paşa’nın meyli ise Şehzade Mustafa’ya idi. Harem halkının meyli ise sancağa çıkmayan Şehzade Cihangir’eydi. Yani Selim kimsenin aklına dahi gelmiyordu. Zira kendi sancağında etrafında toplanan musahiplerle eğlenceli bir hayat sürüyor devlet işleri sorulduğunda ”bakalım Mevla neyler” diye lakayt geçiyordu.
Peki, ne oldu da bu kadar sevilen bir şehzadenin boynuna geçti yağlı ilmek. Hürrem yıllarca nasıl kanuniyi işledi ki koca sultan cihanın bir türlü inanmadığı bir sebepten öldürdü şehzadesini.
Evet, Hürrem şüphesiz ki işinin zor olduğunu biliyordu. Zira Mustafa’nın yanında güçlü yandaşları vardı. Sadrazam İbrahim Paşa, yeniçeri ocağı, halk ve çeşitli illerde ki beyler…
 Mustafa’nın en büyük destekçisi Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa’ydı. Sultan’ın çocukluk arkadaşı ve en güvendiği adamdı Pargalı. Öyle ki Sultan onu kendi gazabından dahi korumuştur. Olası bir durum da sultan ölüm emrini veremeyecekti. Hürrem çeşitli entrikalarla, mektuplarla pargalı’nın ona isyan hazırlığında olduğuna inandırdı. Bir yandan da söylentiler Pargalıyı canından etti. Ebu Suud Efendiden alınan fetva ile Pargalı’nın katli tek yolla mümkün olabilirdi. Pargalı, eğer Sultan uykuda olduğu bir anda infaz edilirse katli vacip olacaktı.  Ve Pargalı katledilir. Bir anda en büyük destekçisini kaybetmiştir Mustafa. Daha da kötüsü de olur ve Hürrem Kanuniye en yakın makamı boş bırakmamak adına Sadrazamlığa Diyarbekir Valisi Rüstem Paşa’yı getirir. Devlet işlerinde ki en küçük değişiklik de Hürrem haberdar olacak ve kendi Şehzadelerinin Sultan olması yolunda bir hayli ilerlemişti Hürrem.
Halkın Mustafa’ya sevgisi de baki’ydi. O dönemde Mustafa tüm ahaliyi onlara olan ilgisi alakasıyla, zekasıyla, cesaretiyle hayran bırakmıştı
Hürrem,  Kanuniyi sürekli dolduruşa getirmiş ve sürekli Mustafa’nın bu kadar sevilmesinin altında başka sebepler aratmıştır. Bu söylentileri dikkate almayan Kanuni’ye artık somut deliller sunma zamanı gelir. Söylentilere karşı bir defasında Kanuni;” hâşâ Mustafa Han’ım böyle bir küstahlığa cüret ede. Bazı müsfidler kendi arzularını mülk ve saltanat ona kalmasun diye iftira ederler.” Diye sert çıkmıştır. Bu durumda fitne ateşini iyice körükleyen Sadrazam Rüstem Paşa, Mihrimah Sultan ve Hürrem Sultan aralarında bir plan yaparlar. Sahte mektup yazmadaki başarısını gösteren Hürrem Sultan, Mustafa’nın; İran şahı Tahmasb ile iş birliği içinde olduğunu, Kanuni yi devireceğini inandırdı. Hatta 3.iran seferi için Mustafa orduya yardım amaçlı 30.000 kişilik ordu ile Konya Ereğlisi’ne geliyordu. Ama bu padişaha isyan hazırlığında gibi sezdirildi. Artık hüküm verilmiş, Kötü emeller amacına ulaşmış ve maalesef Şeyhülislam Ebusuud Efendi’den usulüne uygun alınmayan fetva ile çağın en acılı ve haksız idamı gerçekleşecektir. Tüm olanlara karşı Mustafa, Kanuni’nin bir türlü inanmadığı o sadakate sonsuza kadar bağlı kalacak ve yeniçerilerin onun emrinde olmasına tenezzül etmeyip,  babasına isyan etmeyecek, babasının ona güvenmesini dileyecekti. Babası ile görüşmek için otağına gittiği gün masumiyetinin nişanı olarak beyazlarla içeriye girer, cebinde babasının onu dinlemeyeceğini bildiği için ona yazdığı bir mektup vardır. Mustafa babasının ona inanmayacağını bilmekte ama son nefesine kadar sadakatine bağlı kalacaktır. Çünkü suçsuzdu. Şehzade Mustafa babası ile görüşmek için girdiği çadırda yedi dilsiz cellât tarafından boğdurularak öldürülür. Suçu devlete isyan suçundandır. Oysa deliller yanlış, şahitler yalancıdır.
Rivayete göre, padişah, şeyhülislâm Ebussuud Efendi’ye, hâdiseyi sembolik bir şekilde anlatarak fetvâ almıştır: Bir tacir, iş için uzak bir yere giderken ailesiyle mallarını kölesine emanet etse; bu köle de efendisinin ailesini yok ederek mallarına el koysa; dönüşünde de efendisini öldürmeye karar verse; ne lâzım gelir? El cevap: İdamı hak eder. Fetva, buradan da anlaşılıyor ki usulüne uygun alınmamıştır. 38 yaşındaki Şehzade, Bursa’da Muradiye külliyesine gömüldü. Annesi Mahidevran Haseki, Bursa’da uzun yıllar oğlunun hatırasıyla yaşadı. Üvey oğlu Sultan II. Selim’in yardımıyla, şehzadenin kabir üzerine büyük bir türbe yaptırdı. Ertesi sene Rumeli’de Şehzade Mustafa olduğunu iddia eden birisi ortaya çıkarak hayli taraftar topladıysa da, çıkardığı isyan bastırıldı. Babasının taraftarlarının etrafında toplanmasından korkulan oğlu da Amasya’da idam edildi. İki kızından biri Ankara Valisi Cenabi Ahmet Paşa ile evlenmiştir.
Şehzade Mustafa, yüzü ve tavırlarıyla dedesi Yavuz Sultan Selim’i andırırdı. Şair ve hattat idi. Âlim ve sanatkârları himaye ederdi. Manisa’da cami, ayrıca çeşmeler yaptırmıştır. Şehzâde, Osmanlı tarihinde hakkında en çok mersiye yazılan şahsiyetlerdendir. peki biz onu çok sevdik de dünya onun için ne diyordu.
Şehzade Mustafa'nın şahsına dair önemli verilerden biri de Bernardo Navagero adlı İtalyan elçinin hakkında verdiği bilgilerde bu sevgiyi doğrular nitelikdedir. Yazdığı bir mektup aynen şu şekildedir:
 "Şehzâde Mustafa, sultanın ilk oğlu. Annesi de Çerkez olan kadın. Şu anda Amasya'da ikamet ediyor. İranlıların sınırında, İstanbul'dan 26 gün uzaklıktaki bir mesafede. Yıllık geliri 80 bin dükaya tekabül ediyor. Annesi de onunla birlikte yaşıyor ve oğlunun zehirlenmesini engellemek için her türlü önlemi alıyor. Onun için en tehlikeli şeyin zehir olduğunu, başka hiçbir şeyden korkmaması gerektiğini söylüyor. Mustafa'nın annesini büyük ölçüde sevip saydığı söyleniyor.
Herkes onu çok seviyor ve  babasının yerine tahta çıkmasını istiyor. Yeniçerilerin de onun hükümdar olmasını istedikleri çok açık. Sultanın bütün kullarının arzusu da bu, çünkü ilk oğlu olmasından yanısıra çok dürüst, cömert ve cesur olması da herkesin onu istemesi için yeterli sebepler. Topraklarına gelen her yeniçeriye, sultanın kullarına, sadece çok iyi davranmakla, onları misafir etmekle kalmıyor, aynı zamanda çok güzel hediyeler de sunuyor. İşte sahip olduğu nâmı da böyle kazanmış. Her ihtiyaçları için yeniçeriler kendisine rahatça başvurabiliyorlar ve onun idaresinden bugüne kadar kimse sultana şikâyetçi olmamış.
Babasına sık sık armağan olarak güzel atlar, ayrıca birkaç bin düka da gönderiyor ve bunu seve seve yaptığı çok belli.
Şimdiye kadar babasına karşı hiçbir ters harekette bulunmamış. Hem de başka bir kadından olan diğer kardeşlerinin babasına yakın olduklarını bildiği, hatta biri sarayda yaşadığı halde. Bu konuda çok ılımlı.Söylediğim gibi herkes babasının ardından Şehzade Mustafa'nın hükümdar olmasını bekliyor ve istiyor. Ancak değişik olaylardan dolayı şans Şehzade Selim tarafına da düşebilir (Diğer ikisine çok fazla önem verilmemiş). Sultanın çok sevdiği annesinin planları ve çok yetkili olan Rüstem'in planları da bu doğrultuda. Yani sultanın ölümünden sonra Selim'in padişah olmasını desteklemek için şimdi planlar yapıyorlar. Bu yüzden paşa en önemli mevkilere kendine yakın, onun emrinde olan kişileri yerleştiriyor. Sancakların yanı sıra, hem yeniçeri ağasını yerleştirdiği, hem de kardeşini kaptanıderya mevkilerine çıkardığı gibi. Paşa kaptanıderya olan kardeşinin görevden alınmaması için büyük çaba gösteriyor. Bu mevkiden kardeşini alsa bile yerine çok güvendiği başka birini koyacak. Zira Mustafa'nın tahta çıkmasını engellemek için bir donanma ile onun yolunu kesmekten daha iyi bir şey yok.
Sultan Selim, İstanbul'a çok yakın. Hayatta kalmayı başarırsa, annesi de ölmezse, paşa da hazinenin ve sultanın paralarının sahibi olarak, kaza eseri bir ölüm ile Sultan Selim'i tahta oturtmak onlar için pek de zor olmaz. Herşeyi elde eden para aracılığı ile insanların kalbindeki Sultan Mustafa sevgisini kısa sürede silip atabilir. Bu şekilde kendisi de tahtı elinde tutmaya devam etmiş olacaktır. Ancak Mustafa'nın öldürülememesi durumunda ise Mustafa, hakettiği tahta çıkmak ve çıktıktan sonra da kaybetmemek için elinden geleni yapacaktır. Sultandan sonra tahta çıkan kim olursa olsun, herkesin bir korkusu var. Bunu Türkler de söylüyor: Bu taht meselesi oldukça kanlı olacağa benziyor ve bunun felaketlerin başı olduğunu düşünüyorlar. Bu konu ile ilgili olarak sultanın taht için kimi tercih ettiğini anlamak kolay değil çünkü hepsi onun oğlu ama yanında her zaman Rus karısı var ve bu kadın kendi oğullarını hep ön plana çıkarıp, sürekli Mustafa'yı kötülüyor. Ama Mustafa'nın tahta çıkması konusunda pek bir şey değiştiremeyeceğini de biliyor. Sultan da bu konuda bir şey yapamaz zira kendi ağzıyla Mustafa'nın tahta çıkacağını söyledi."
BernardoNavagero
Şehzade Mustafa ile diğer önemli bir bilgi de Fransız tarihçi GuillaumePostel,"De la RépubliquedesTurcs"(Türklerin Cumhuriyeti) adlı kitabında Şehzade Mustafa’nın iktidarı devralabilecek yaşa ve olgunluğa ulaştığını, tedbirli, ve son derece iyi eğitimli bir şehzade olduğunu yazmaktadır.

L Sokağından Sevgilerle..   
     B.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder