13 Mart 2014 Perşembe

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HAN

     

     
       Bu günkü “Ne Kadar Tanıyoruz?” bölümümüze tarihin konuştuğu bir ismi değil, tarihe adlarını altın harflerle yazdıran bir dönemden ve o dönemde yaşayan en büyük isimleri yazmak istiyorum…
     Bazen yabancı bir yazarın hiç görmediği bir dönemle ilgili çizdiklerinden çıkarımlar yaptık. Bazen geçmişine yabancılaşan yazarlarımızın ya da senaristlerimizin  yazdıkları ile sorguladık onları… Peki, ne kadar tanıdık onları? Ne kadar hak ettikleri değeri verdik onlara? Bu yazıda güvenirliğine inandığım yazarların, kitaplarından aldığım bilgileri sorgulayarak ve en önemlisi akıl süzgecinden geçirip öyle aldım elime, kâğıdı ve kalemi…
Ve şimdi bir devir düşünün:
Padişahına; Batı dünyasının Le Manifilue(Muhteşem) dediğine ya da en tehlikeli düşmanlarının bile onun adının önüne Grand(Büyük) koyduğunu…
Padişah dedik de 13 tane büyük gazaya fiilen iştirak etmesi sebebi ile GAZİ denmesini de unutmamak gerek...
Ve eli kılıç kadar kalem tutan; şairlik mahlası MUHİBBİ
Fatih’in hazırladığı teşkilat kanunlarını geliştirdiği ve uyguladığı için KANUNİ
Yani tarihin andığı KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HAN…
SADRAZAMLAR’INDAN; Piri Mehmet Paşa, Sokullu Mehmet Paşa ve Lütfi paşa…
ŞEYHÜLİSLAMLARDAN; Zembilli Ali Efendi, Çivi zade ve özellikle de Ebusuud Efendi…
MİMARBAŞI’SI; dehasını İstanbul’a çizen, Birleşmiş Milletlerin 1988 yılını “Mimar Sinan yılı” ilan ettiği Koca Sinan’dan başkası değildir…
ŞAİRLERDEN; Fuzuli, Baki, Pir Sultan Abdal, Bağdatlı Ruhi... Fuzuli ki meşhur Şikâyetnamesini maaşının gecikmesi ile yazmıştır…
Ve dönemin Kaptanı Deryası Barbaros Hayrettin Paşa.
Donanması ki Batılı gezginlerin Osmanlı Devleti ordusu için “Cıva gibi akıcı ve yakıcı ordu…” dediği yeniçeriler…
     Ve devlet işlerin de söz sahibi niceleri... Sahi devlet yönetiminde söz sahibi dedik de yaklaşık yüzyıl sürecek olan Osmanlı Devlet yönetiminde kadınlar saltanatının başlangıcı da olur bu dönem. Kanuni’nin nikâhlı eşHürrem Haseki Sultan ile başlayıp; 3.Murat’ın validesi Nurbanu Sultan ve onun gelini ,(Osmanlı Devletinde devlet işlerine en çok müdahale eden sultan)3.Mehmet’in annesi Safiye Valide Sultan ve Osmanlının en namdar kadını olarak bilinen Kösem Sultan ile devam eder bu… Ta ki Sultan İbrahim devrine kadar… Sultan İbrahim’in eşi Hatice Turhan Sultanın çabaları ile kadın efendiler dönemi sona ermiştir… Şunu belirtmek de fayda görüyorum ki Turhan Sultan, Haremi Hümayun da, kadınların asla siyasete karışmamaları gerektiği terbiyesini öyle kurdu ki, Osmanlı saltanatının sonuna kadar bu devam etti. Bu süratle Hürrem-Safiye-Kösem  Sultan üçlüsünün başlattığı kötü dönem kapanmış olur… Özellikle bu dönemde Hürrem sultanın  Şehzade Mustafa’nın katli, Sadrazam Pargalı İbrahim Paşanın katli gibi çok önemli konularda etkisi azımsanmayacak kadar çoktur. (Bu konu Hürrem Sultanın hayatın da ele alınacaktır.)
Şimdi tarihe adlarını altın harflerle yazdıran bu isimleri yakından tanıma zamanı. Evvela üç kıtaya hükmeden Kanuni Sultan Süleyman ile başlamak daha doğru olur herhalde.
    Kanuni Sultan Süleyman, 1494 yılından Ayşe Hafsa Sultandan, Trabzon’da doğmuştur.1920’ye kadar Bolu’da, Amasya’da, Saruhan’da sancak beyliğini yapmış ve babasına, amcalarıyla olan mücadelesinde yardımcı olmuştur.1920 yılında babasının vefatı ile 30 Eylül 1920 de, tahttı hak edecek başka biri olmadığından kolayca tahta çıkmıştır. Genç padişah 46 yıllık hükümdarlık hayatına 13 sefer sığdırmış ve bu seferlerin hepsine fiili olarak katılmıştır. Bu seferlerle Yavuz döneminde 6,5 milyon km2 olan Osmanlı toprakları Kanuni ile 15 milyon km2’ ye yükselmiştir.
       Kanuni Sultan Süleyman hem büyük bir asker, hem kudretli bir idareci hem de eşine ender rastlanan bir devlet teşkilatçısıydı. Bunu siyasi, kültürel, sosyal, adli kısaca her çeşit yapılandırmada görebiliriz.
Peki, 3 kıt’a 7 iklime hükmeden, bir sözü için seferler düzenlenen yine bir sözü ile savaşları kesen biri, sizce iç dünyasında neler yaşamıştı… Ben Kanuniyi biraz da böyle tanımak ve tanıtmak istiyorum.46 YIL Cihat için Cihana hükmeden Kanuni, bu yarım asırlık dönemde sevdiklerinin ölümü ile sınanmıştı hep… Onu en önce terk eden validesi Ayşe Hafsa Sultan olacaktır. Zordu, bir zamanlar kendinden bile koruduğu Pargalı İbrahim’i, çocukluk arkadaşını, yoldaşının ölüm kararını vermesi… Belki de en zoru, yaşarken 8 oğlundan yedisini ebediyete uğurlamasıydı. En sonunda Hürrem ‘ine veda etti. Yani gülen yüzüne, sevdiğine… Artık onu saltanatın zirvedeki yalnızlığından alana kadını, tekliğine çoğulluk katan kadını, onu başkalarının yakıştırdığı yarı tanrılık rolünden insanlığa indirdiği kadını kaybetmişti Kanuni… Mevsim Kanuni için belki de hep hazan olacaktı…
      İlk eşi kaynaklarda adı tam olarak bilinmiyor fakat bazı tarihçiler Fülane Hatun olarak ele almışlar. Saruhan Sancak Beyi iken Fülane Hatundan Şehzade Mahmut  dünyaya gelir ve çok küçük yaşta ölür. Kanuninin kaynaklarda adları açıkça geçen üç eşi vardır… Gülfem hatun, Mahidevran Sultan ve Hürrem Sultan…
Gülfem hatun, Şehzade Murat’ın annesidir. Ne yazık ki o da küçük yaşta ölmüştür.
Mahidevran Sultan; Şehzade Mustafa’nın, Raziye Sultanın, Şehzade Ahmet’in annesidir. Mahidevran Sultanı, Hürrem Sultan ile evlatları için girdikleri taht mücadelesinden tanıyoruz.
     Şehzade Mustafa; Saruhan, Amasya, Konya sancak beyliğinde bulunmuş; asker, halk ve devletin ileri gelenlerince çok sevilip ileri de Padişah gözüyle bakılan bir Şehzadedir. Fakat Hürrem Sultanın çabaları neticesinde babasının tahtına göz dikmekle suçlanmış. Katline Ferman verilmiştir. Fetvayı veren Ebusuud Efendidir. Bu fetva bile kamufleli bir  şekilde alınmıştır. Kendisine isyan edeceğini düşünen Kanuni fetva’yı Ebusuud Efendiden; zengin bir efendinin kendisine isyan hazırlığında bulunan bir çalışanı için ne yapması gerektiği konusunda sorusu ile almıştır. Nahçıvan seferine giderken Osmanlı ordusunun Konya da konakladığı sırada Padişah otağında 7 dilsiz cellat tarafından boğdurulmuştur. Katli devlete isyan suçundandır fakat deliller ve şahitler gerçeği yansıtmamıştır… Böylece Osmanlının en acı, en haksız idamı gerçekleşmiştir.(Bu konu bir sonraki Şehzade Mustafa yazısında ele alınacaktır.)
Hürrem Sultanın ise Kanuninin sancak beyliği ya da tahta çıkışından sonra hareme girdiği söylenir. Şehzade Mehmet, Abdullah, Selim, Beyazıt, cihangir ve Mihrimah Sultanın annesidir. Devlet konularında oldukça etkili bir sultandır.
Şehzade Abdullah, küçük  yaşta ölür.
Şehzade Mehmet;  Kanuni onu apayrı sever, eğitimi ve gelişimi ile ayrı ilgilenirdi. Ve gelişen İmparatorluğu ilerde onun yönetmesini istiyordu. Öyle ki Sultanlığa giden basamak olan Manisa Valiliğine 22 yaşında ki  Şehzade Mehmet’i atamıştı. Oysa  Şehzade Mehmet, Kanuni seferdeyken çiçek hastalığından ölür. Yıldırım hızı ile seferden gelen Kanuninin  şehzadenin tabutunda 2 saat ağladığı söylenir. Hatta  Şehri İstanbul’un 2 gün yas tuttuğu anlatılan hikâyeler arasındadır. Kanuni oğlunun hatırası içi Mimar Sinan’a onu adına cami ve medrese yaptırır. Hazan mevsimi kendini iyiden iye hissettirir…
Şehzade Beyazıt; Fıtratı gereği asi ve sert bir karaktere sahip olduğu söylenir. Hürrem Sultan’ın ölümünden sonra kardeşi Selim ile taht kavgalarına girer. Kanuninin Selimi desteklemesi ile İran’a kaçar. Kazvin’e sığınır. Sonunda Şah, Beyazıt’ı Kanuniye teslim eder. İdam fetvası verilir, fetvayı veren Ebusuud Efendidir. Ve bu fetva da aykırılık yoktur. Katli tamamen devlet suçundandır.
Şehzade Cihangir;  ruhen duygusal bir karaktere, fiziksel olarak da zayıf bir yapıya sahipti. Doğuştan kamburu olduğu için Kanuni ona ”dünyayı sırtında taşıyan” anlamına gelen Cihangir  ismini vermiştir. Şehzade Mustafa’nın ölümünden derin yaralar olan Şehzade, kendine bir daha gelememiştir. Halep de babasının kollarında ölmüştür. Abisi Mehmet’in yanına defnedilmiştir.
     Çok sevdiği Mehmet terk etmiştir onu. Mustafa’sı yoktu, çok geçmeden Beyazıt da gitmişti. Şimdi ise Cihangir… Zordu Kanuni olmak. Mehmet öldüğünde teselliyi ecelde buluyordu Kanuni. Ama Mustafa ve Beyazıt farklıydı. Kendi ciğerparelerinin cellâdı olmuştu Kanuni…  Ama fitne ateşi Mustafa ile yanmıştı bile ve ateşin Beyazıt’ı yakmaması olmazdı. Ne de olsa Süleyman’a, Kanuni denmesinin nedeni kanun yapması değil, var olan kanunları uygulamada ki başarısıydı. Kanuni olmak da zordu, dünyaya hükmeden bir padişahın evladı olmak da.
MUHTEŞEM SÜLEYMAN;89. İslam Halifesi, 10.Osmanlı Sultanı olması sebebiyle On numarayı tamamlayan manasına gelen Saibü’lAşereri’lKamilet diye de anılmıştır… Saltanatı sırasında:
9 Sadrazam,7 Şeyhülislam,10 kaptan-ı derya görmüş
   Kanuni Sultan Süleyman,1566 yılında Zigetvar Seferi sırasında çadırında vefat etmiştir.Zigetvar’ı fethetmeden bir gün önce ölmüştür… Moralleri bozulmasın diye, Sokullu Mehmet Paşa, askerdeyken hünkârın ölümü saklanır. Koca Hünkâr’ın iç organları ölümünden sonra boşaltılır, Zigetvar’a gömülür. Vefat ettiği ancak Belgrat’ta söylenir. Hünkâr’ın önemli bir vasiyeti vardır..Bir sandığın kendisi ile birlikte gömülmesini vasiyet etmiş… Sandık saklı olduğu yerden çıkartılmışŞeyhülislam Ebusuud Efendi’ye, Sultan Süleyman’ın vasiyeti anlatılmış. Vasiyetin de Hünkâr o kutu ile gömülmek ister.Şeyhülislam kabul etmemiş.“Zinhar böyle bir vasiyeti yerine getiremeyiz, dini mübine yani İslam’a uymaz” demiş. Sandık mezara konulmamış.  Ancak daha sonra açılmış sandık. Koskoca Kanuni Sultan Süleyman, Yedi cihanın Hünkârı, dünyanın en büyük İmparatoru sandığında neleri yanına almak istiyordu? Merak edilmiş. Sandığın içinde: Kanuni’nin yapacağı işlerin, Vereceği kararların dine uygun olup olmadığı hakkında Şeyhülislamdan aldığı fetvalar varmışŞeyhülislam bunları görünce ağlamaya başlamış.“Hey büyük Sultan, sen Allah katında kendini temize çıkardın, mesuliyeti bize yıktın, biz nasıl bunun altından kalkacağız bakalım.” (alıntı)
     Kanuni’nin ölümünden sonra yerine oğlu II. Selim geçmişİkinci Selim babasının iç organlarının ve kalbinin gömülü olduğu;  Zigetvar’a mermerden çok güzel bir türbe yaptırmış. 150 yıl o türbe kalmış. Sonra Macaristan Osmanlı’nın elinden alınınca 1693’te, türbe yakılmış, yerine Katolik kilisesi yaptırılmış. 443 yıl önce vefat etmiş olan Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesi Süleymaniye camisindedir.

L Sokağından Sevgilerle ...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder